Sevgili dostum,

İnsanoğlu somut olarak gördüğü şeylere bile kesin inanmaz çok zaman. “Bizi büyüledi” falan derler. Dinler tarihine ve ülkeler tarihine baktığımız zaman peygamberler, siyasi liderler bile büyücü olarak nitelendirilmişlerdir çoğu zaman. Çünkü liderlik vasıflarını anlamayan insanların muhataplarını böyle görmesi doğaldır her zaman.

Sevgili dostum,

“Olmayan şey” yani gözle görülmeyen ama varlığına inandığımız Yaratan, akıl, düşünce, sevgi gibi konular her zaman tartışılan ve üzerinde en çok konuşulan ve yazılan şeyler olmuştur. Ben bile bugün gerçek akıl ne? Gerçek sevgi ne? desen tam bilemem, anlatsam da çok insan inanmaz. Çok yazdım ama gene de anlayana pek rastlamadım bunları. Herkes bildiğini okumaya devam ediyor. O zaman duymanın, konuşmanın ve iletişimde bulunmanın da anlamı kalmıyor bizi anlamayan dinlemeyen insanlara mesafe koymaktan başka şansımız da kalmıyor.

Sevgili dostum,

Bir söz vardır ki çok severim. “Allah’ım, yapabileceğim şeyler için bana güç, yapamayacağım şeyler için bana sabır, bunların arasındaki farkı bilebilmem için de bana güç ver” ne güzel sözdür. Ama insanoğlu çok zaman yapabileceği şeyler için umudu olmadığı için çaba harcamaz da, yapamayacağı şeyler için çoğu zaman yalakalarının gaza getirmesi ile yapamayacağı şeylerin peşine düşer. Buna çok zaman şahit olduğumdan sana bu mektubu yazayım dedim.

Sevgili dostum,

Dostluk burada da ortaya çıkıyor, hakiki dost bizi yapabileceğimiz yani olacak şeyler için yüreklendiren, olmayacak şeyler için ise bizi engellemese bile uyaran insandır. Her insan bizdeki azmi ve kapasiteyi göremeyeceğinden çok zaman sahte dostlar yapabileceğimiz şeylere yapamayacakmışız gibi yaklaşımlar ve bunu da dostluğun hakikisi diye yutturmaya çalışırlar. Ben çok yaşadım. Benim için de “okuyamaz”, “artık yazamaz” gibi çok olumsuz kelime kullanmışlardı çevremizdeki insanlar. Ama eserler vererek, diplomalar alarak cevap verdik biz. Biz olacağına inandığımızdan ve gayret ettiğimizden onları mahcup ettik ama onlar mahcup olmadılar pek.

Sevgili dostum,

Olmayan şey peşinde genelde hayalperestler koşar. Azimli insan inanmadığı şeyin peşinde koşmaz. İnsanlarımızın çoğu tembel olduğundan dolayı da azimli insanı sevmez ve kıskandıklarından dolayı onları yollarından alıkoymaya bakarlar. Yazdığı eserleri inatla okumazlar. Bunu çok zamanda en yakınlarındaki insanlar yapar. Ben bunun kıskançlık mı, cehalet mi farkına varamamak mı, anlamamak mı, yoksa başka nedenlerle mi yaptıklarını 50 yıldır pek anlayamadım. Sen de anlamamışsındır tabii ki. Kıskanç insanları kim anlamış ki?

Sevgili dostum,

Bu yüzden çevremizde olumsuz konuşan ve her şeye şüphe ile bakan insan çoksa biz yoruluruz. Çok zaman “hiçbir şey yapmadan yoruluyorum” sözünü en yakınımızdan bile duyarız. Bunun sebebi de olumsuz enerjinin ruhunu çepeçevre sardığıdır. Bunu o insan fark edemiyor. Anlattığımız zaman da anlamakta zorlanıyorlar. Sıradan insanların da siyaset yapma isteği onları yoruyor ve farkına varamıyorlar çok zaman. Halbuki verimli olmayan her konuşma insanı yorar. Çalışma insanı yormaz. Bir amaca yönelik azimle yapılan çalışmalar her zaman azimli insana güç verir ama insan içine girince insan af edersin çok zaman yorulmuş olarak çıkıyor. Olumsuz düşünen çok olan bir toplumda kalabalıkların arasına girmemek işte bunun için önemli. Kalabalıklara sadece gözlem yapmak ve söylenenleri dinlemek ve uzaktan izlemek için bakmalı. Ben öyle yaparım.

Sevgili dostum,

Hayatta zorluklara karşı çıkmak için güçlü olmalıyız. Her zaman söylediğim gibi hayat zor değildir ama olumsuz düşünen ve öfkeli, insanı küçümsemeyi çok seven insanların arasında çok zaman harcadığımızda zor gelir hayat. Güzel bir kitap okumak, faydalı bir dizi izlemek, olumlu ve güzel konuşan bir hatibin konuşmasını dinlemek ise insanın her zaman içini açar, mutlu olmasını sağlar.

Sevgili dostum, güzel kardeşim,

Sana güzel kitap hediye edene, güzel sohbet edene ve seni kitap hediye etme gibi, güzel şeylere sevk eden ve bu konuda sana güzel fikirler ile gelene sen de değer verecek ve söylediklerini uygulayacaksın ki mutlu olasın. Bunu yapıyorsun ama imkanlarımız nispetinde bunu daha çok yapmak için çaba harcamalıyız hepimiz.

Sevgili dostum, güzel kardeşim,

Senin kapasiteni bilerek ve bu kapasitenin en yüksek şekilde kullanmana yardım edecek, maddi ve manevi olarak destekleyecek insanlar ancak güzel dostumuz olabilir. Ama çok zaman insan lafla destek olur da iş maddiyata gelince gülerek yüzüne bakıp da ”param yok” diye sırıtan insanlar senin dostun olmasa gerekir. Gerçek dost gücü oranında hatta gücünü de aşarak maddi ve manevi destek olandır.

Sevgili dostum,

Olmayan şeyleri desteklememizi isteyen, sözde dostlar da vardır. Ters davranmayı marifet sanan, bunu da samimiyet adı altında bizlere yutturmaya çalışan seviyesiz ve sevgisiz insanlar o kadar çok olmaya başladı ki toplumda, yolda giderken bile insanlar patika gibi yollarda insanlar ile arasına sosyal mesafe koymaktan zevk alıyor artık. Biz de öyle yapıyoruz. Bilmem sen de öyle yapıyorsundur.

Sevgili dostum,

Dostluk anlamak demektir. Gerçek manada empati yaparak senin ürettiğin fikirler ve eserleri laf olsun diye değil maddi ve manevi gücü ile destekleyen demektir. Bundan ne demek istediğimi sen anlarsın artık.

Sevgili dostum,

Mektubu yazarken gene uzattık. Çok insanın lafı uzattığı gibi halbuki mektubun da bir sayfası kâr, ortası karar ve 2 sayfadan fazlası da okuyana da yazana da zarar. Bu yüzden 2 sayfanın da sonuna geldik. Lafı uzatmadan olan şeylere odaklanarak olmayacağına inandığımız masal bile olsa inanmamak lazım. Olmayan şeyler için çaba harcamaktansa olan şeylere, olacak şeylere odaklanmak bize hem mutluluk hem de başarı getirir.

Başka mektuplarda mutlulukla sevgi ile buluşmak dileğiyle..