Sevgili  Üniversiteli dostum ,

Bir büyüğümüz demiş ki:” Ne kadar biliyorsan bil, bildiğine uygun davranmıyorsan cahilsin demektir” Çok insan bunu bilir de, kimse üstüne alınmaz. Herkes kendini özü sözü bir zanneder  ve verdiği sözü hatırlatığın zaman da   unuttum derler. İnsan ismi  nisyandan gelir. Yani unutan demek. Ama çoğu insan unutmazda unuttum diyerek  gene  kendini yalanlar, suçlar.Bu işin en kolayı. Önemli olan unutmamaya gayret etmek. Unutkanlık varsa  bunun çözümünü bulmak.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Tüm bunlara rağmen bu hayat devam eder. İnsanlar birbirini küçümsemeye, aldatmaya ve hayatı önemsememeye, günahlarına, hatalarına devam ederler. En büyük zevkleri de, çocuklar, engelliler, kadınlar, fakirler gibi kendini savunamayacağını zannettikleri insanları suçlamak ve küçümsemektir.Başkasını küçümseyen  insanlar başkalarının kendilerini küçümsememesi için de kendinden büyük gördüklerie oldukça  saygılı görünmeye gayret ederler. Çünkü küçümsenmekten korkarlar. Özü sözü bir insanı da sevmezler. Bilirler ki onlar kendini ezdirmeyi sevmezler.  Menfaatleri gidince de en çok kendine faydası olan değer veren mevki ve makam verenleri suçlarlar. Bu insanlık kurulduğundan beri böyle...

Sevgili Üniversiteli dostum,

Ama yarım asrı geçmiş hayatımla gördüm ki, samimi olmayan ve  gerçek manada  insanları sevmeyenler uzun vadede unutulurken  gerçek manada seven ve  bunu da davranışları ile gösteren insanlar  yıllar geçse de  hatta kendisini şahsen tanımayan gençler tarafından bile dünyanın her yerinde tanınıyorlar.

Sevgili dostum,

“Recep Yazıcıoğlu’nun Liderlik sırları” kitabımızı tanıtan kart bastırmıştım ve  bu kartları  dünyanın çeşitli yörelerinden gelenlere  bireysel olarak gösterdiğimde Tacikistan’dan, Özbekistan’dan  öğrenciler” biz bu adamı tanıyoruz ve seviyoruz. Ülkemizde de çok seviliyor.” demişlerdi de şaşırmıştım. Kendini gerçek manada seven ve insanları da “ Yaratılanı sevdim   yaratandan ötürü diyenleri  Yaratan unutmuyor ve  gelecek nesillere tanıtıyor. Bizlere de  o büyük insanları tanıtmak için güçlü kalem ve  seven kalp veriyor. Bunu sende biliyorsun da hatırlatayım dedim.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Aldatan ve bastan savanları görevleri gereği insanlar saygı gösteriyormuş gibi görünseler de  görevden uzaklaştıklarında kimse yanında kalmıyor. Kısa vadede  dürüstlük insana zarar veriyor görünse de uzun vadade insana katkı sağlar. Gene kötülük  ve kötü insanlarda kısa vadede  karlı çıksa da uzun vadede zararlı çıkarlar.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Üniversite hayatı da iş hayatının  önü olduğundan Üniversitede dürüst davranan insanların iş hayatında  da  başarılı olacağını düşünüyorum. Üniversitede arkadaş olduğumuz çoğu insanın iş hayatına baktığım zaman  Üniversite hayatı neyse  iş hayatları, aşk hayatları da hemen hemen aynı olmuş. Tabii Üniversite hayatından sonra da azmederek  özgelişimine önem vererek değişen ve gelişen insanlar  istisna. Ama bunların sayısı da gerçekten çok azdır. Ben çok az insanın Üniversiteden sonra kişiliğini değiştirdiğini gördüm.

Sevgili dostum,

Senin ve gelişmek ve değişmek isteyen bunu da azimle yapmak isteyenler için işte bu mektupları yazıyorum . İlk başta çocuklarım, sonra yeğenlerim en sonra da tüm gençlik ama ne yazık ki” mum dibine ışık vermez” misali bazen  en yakınımızdaki insanlara faydalı olamıyoruz da çok uzaklardan “ kitaplarınızı okuduk ve sevdik, okulumuza konuşma yapmaya gelir misiniz? “diyen gençler ile  “Kitabınız ile kaymakamlık mesleğini sevdik. Recep Yazıcıoğlu  iyi bir kaymakam ve vali olmuş. İyi kaymakam olmak için çaba harcayacağız, kaymakam olursak  Recep Yazıcıoğlu’nu anlattığınız kitabı da gençlere hediye edeceğiz ve sizi de  Yazıcıoğlu’nu anlatmanız için  görev yaptığım ilçelere davet edeceğiz” diyeler oluyor. Bu da bizi daha güzel kitaplar, bu etkili olacağını düşündüğümüz mektuplar konusunda  bizi motive ediyor.Umarım senin ve arkadalarının ve bu mektubu okuyanlar sayesinde böyle düşünen ve davranan insanlar çoğalır. Bizim temennnimizde bu zaten.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Sana bu mektubu yazarken   gazetede şu sözü okudum “Hayatımıza giren  herkes değerlidir. Ama özel değildir.Saygı herkese, sevgi  ise layık olana verilir.(Erich fromm) Yani  bir görevde iken herkes saygı gösterir ama  bzim değer verdiğimiz ve gerçekten sevdiğimiz insanlar  bizi sever. Dürüst olalım ki, sevdiklerimize onlarda  bize  daha çok saygının yanında sevgi ve güven versin.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Benden kitap tavsiyesi istedin ama kitabı verdiğimde  zamanında okumadın. Bu da sana olan sevgimi saygımı azaltmadı ama  güvenim de biraz  sarsılma oludu. Sonuçta ben o kitabı okumuş ve  faydalanmışım ki sana  tavsiye etmişim. İlerde  gelecek ve “ keşke o kitabı daha önce okusaydım” diyeceksin belki de.O yüzden verdiğimiz sözü ertelemek yerine  en kısa zamanda tutmak ve uygulamak her zaman insanı mahçup olmaktan   kurtarır. İnsanın dürüst olarak tanınmasına ve sözünde  duran insan olarak bilinmesine sebep olur. Senin için “O  öğrendiğini hemen uygulayan  kendine tavsiye edilen ve hediye  kitap ve dergileri hemen okuyan ve çevresi ile de o güzel kitapları tanıştıran başarılı bir iş insanıdır” demelerini istiyorsan hemen harekete geçmelisin. Bu konuda aklına takılan her şeyi bana  sorarsan  ben sana bıkmadan anlatırm.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Burada  amaç insanlarla ilişkilerimizde samimi ve dürüst olmayı anlatmak. Biz kitaplarla  haşır neşir olduğumuzden örneklerde genelde okumak, kitap ve  hediye etmek, başkalarını da aydınlatmak ve yüreklendirmekle  ilişkilendiriyorz. Sen kendine göre hayatta  ilişkide olduğun insanlar ile   iletişimini de gözden geçirerek  başka örnekleri de örnek alabilirsin.

Sevgli Üniversiteli dostum,

Kendini gerçekten seven tabii ki en başta kendine verdiği sözde duracak. Biliyorum çok plan yapıyorsun ama   bir kitabı okumak için 1 sene devamlı ertelemen de senin  kendine bir çeki düzen vermen gerektiğini ve  kendine daha dürüst davranman icap ettiğini gösteriyor. Temennim o ki hatalarında ısrar etmeyecek ve bunu fazlası ile telafi ederek sadece okumakla kalmayacak okutturacaksın da çevrene. “Oku” emrini sadece anlamakla kalmayıp uygulayalım da....