Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi  Biyosistem Mühendisliği  “Tarım ev Mühendislik Kulübü”nün başta Dekan Prof.Dr. Rüstem Cangi, Biyosistem Mühendisliği Bölüm Başkanı  Prof.Dr.Ebubekir Altuntaş, Kulüp Danışmanı Arş.Görevlisi Müberra Erdoğan, Kulüp Başkanı Oğuzhan Tatlı, Başkan yardımcısı Enes Özcan’ın daveti ile  Değerler Eğitimi dersinde “ Her insan bir Değerdir” konulu konuşma yapmıştım. Konuşmadan sonra öğrencilerden güzel soru soranlara kalem, defter ve “Sen de Kafadan Engellisin” , “Engelleri Aşanlar” ve “Recep Yazıcıoğlu’nun Liderlik sırları” kitaplarımızı armağan etmiştik. İşte o sorular ve cevapları ölümsüz olsun diye bir kere de burada yazılı olarak cevaplayalım da tarihe not düşelim dedim.

SORU- İnsanı kırmadan doğru yola nasıl sokulur? (Melih Çeçen)

CEVAP- İnsanlara tatlı dil güler yüz ile gelişmesi için neler yapması gerektiğini her zaman anlatıyoruz. Konuşmalarımızda,  çalıştığımız yeri tafif ediyoruz. Sosyal Medya adreslerimizi veriyoruz. İstek derecesi ve şiddetine göre kimi “öğrenmek ve gelişmek için gideceğim” diyerek  istekle gelirse, istekle gelenlerin tabiri ile “ufkunu açmak” kolay oluyor. Ama istemeyeni kırmadan da olsa tatlı dille de olsa doğruya , faydalıya ve güzele sevk etmek zor. Biz tatlı dille ısrar etsek de olmuyor ve usanıyor istek ve gelişme arzusu olmayan insan. Uzaklaşıyorlar çok zaman. Demek ki insanı kırmadan  doğruya sevk etmek bizim çabamızla değil, onların isteği ile oluyor.. Sorunuza teşekkür ederim.

SORU-“Türkiye’de İşsizlik Sorunu yoktur” dediniz. Sizce bu aşırı özgüven midir? Yoksa biz mi yanlış anladık?  Açıklarsanız sevinirim.( Recep Alper İnan Toprak Bilimi 1)

Cevap- Resmiyette işsizlik yüzde 10’larda dolaşıyor ama gençler genelde işsizlikten yakınırken çok işveren de iyi ücret verdikler halde işçi bulamamaktan yakınıyorlar. Benim kanaatim değil de  toplumun genel kanısı gençlerin işe başlar başlamaz çok yüksek ücret istemeleri olarak da görüyor.

Bu aşırı özgüven değil. İş bulmak isteyen arayınca bir şekilde kendine uygun olmasa da iş buluyor. Bu konuda resmi mercilerde iş buluyor insanlara ama çok insan işi ya ücretinden dolayı, ya ağır iş şartlarını bahane ederek ya da başka şekilde işi bırakıyor. İstek ve arzu ile de alakalı bir şey. Öte yandan çok güzel okulları bitirdiği halde az ücretle de işe başlayarak amanla kendi işini kuran insanları da ben kendi çevremden gözlemliyorum. Çalışmak istemeyeni nasıl zorla çalıştıracaksın ki?

Bu konu aslında uzun ve bir dakikalık bir cevapla cevaplanacak soru da değil. Uygun zamanda başbaşa bu konuda sohbet ederiz inşallah.  İşsizlik genelde ülkemizin kanayan yarasıdır ve gençler bence özgüvenle ve sadece okul hocaları ile sınırlı kalmadan kendilerine yol gösteren insanlarla sohbet ederek gelişirler ve bunu da devamlı yaparlarsa işsizlik sorununu daha kolay aşabilirler.

SORU-En çok duymayı özlediğiniz ne sesi veya kimin sesi? (Nurcan)

CEVAP- 12 yaşına kadar duyan bir insan olarak sesleri duymak da hissederiz. O yüzden özlemle duymak istediğimiz ses samimiyetle sevgi içeren sözlerdir. Ama sevdiğini söyleyerek davranışları ile bunu göstermeyen o kadar çok insan var ki çevremizde, keşke sevgi sözcüğünü ağızların hiç almasalar diye düşünür ve bunu da onlara yüksek sesle söylemekte çok zaman imtina etmem. Samimiyete söylenen her ses içten hissedilir ve samimiyetsiz sözü de duysa da duymasa da kimse kabul etmek ve duymak istemez.

Aslına bakılırsa ben seslere takılıp kalmadan okuyarak öğrenmeye devam ediyorum ve hayat sessizde güzel öğrenmesini bilene hayatın sessizliği daha öğretici.

SORU- Söyleşi için teşekkür ederim. Hayatta değer verdiğiniz 5 önemli şey nedir? (Dr.Öğretim Üyesi Gamze Bayram)

CEVAP- 1. Yalandan uzak kalmak. Yakan söyleyeni hiç sevmem ve yalan duymamak için işitme cihazı bile kullanmam. İnsanlar doğru konuşa konuşa doğru olarak tanınır ve bilinirler.  Doğru olan insanlar  da her zaman sevilerek değer verilen insan olurlar.  Yalan duymak istemeyen insan da yalan çok konuşulan ortamlara zaten girmezler.

2. Samimiyet. Bence liderlerin en büyük özellikleri samimi olmaları ve halkı da samimiyetle sevmeleri. Yapmacıktan uzak samimi insanları sever ve değer verir saygı duyarım.

3. Oku emrini anlayan ve uygulayan aynı zamanda da okuduklarını hayata geçiren insanları severim. Okuyan insan ve yazan insan ile alay edenleri sevmem.

4. Oku emrini sevdikten sonra okumayı seven çocuklara ve gençlere başta  kitap hediye eden, özellikle yazar dostlarının kitaplarını çokça alarak çevresine hediye edenleri severim. Oku emrini veren kitap hediye edeni çok sever diye düşünürüm.

5. Çocukları seven ve  çocukların sevgisine  daha fazlası ile karşılık veren insanları severim. Onların yaramazlıklarını hoşgörü ile karşılayan ve onları adam yerine koyarak değer vereni de severim.

SORU- Duyma engelinizin sizin motivasyonunuza katkısı olduğunu düşünüyor musunuz?

Engelsiz olmak insanlara   gerçekçi olmayan bir özgüven  kazandırıyor ve tembelliğe sevkediyor olabilir mi?  (Erdost özden)

CEVAP- Duyma engelimizin bize motivasyonumuza katkısı olduğu kadar okuma sevgimizin de en az duyma engeli kadar katkısı oluyor.

Bence tembelliğe sevk eden şeylerde genelde ailelerin çocukları küçük yaşta  mal mülk  sahibi olmalarını sağlayarak  “nasıl olsa ailemiz mal varlığı var  sıkıntı çekmem “ diyerek  düşünen gençlerin olduğunu düşünüyorum. Aileler çocuklarına mal mülk yığmak ya da her istediklerini yapmak yerine onları çalışmaya sevk etmeye bakmalılar. Engellilerin azimlerini çocuklarına göstermeliler.”Sen kafadan Engellisin” ve  “Engelleri aşanlar” kitaplarımızda bunları fazlası ile anlattım aslında.

Aileler çocuklarını azimli olmasını istiyorsa bu tür kitapları çocuklarına hediye etmeli ve çevrelerindeki engellilere gerçek manada saygı göstermeliler ki hayatta tembellik yapmasınlar.

Bizler engelimize sığınmadığımız şeyleri gayret ederek yapınca hayal bile edemediğimiz şeyler gerçek oldu ve  çevremizin bile şaşıracağı şeyleri başardık. Bu maddi şeyler değildi belki  manevi olarak anlayan insanlara  hayat hikayemiz yeterince ders veriyor zaten. Bu kitapları da zaten sizin gibi güzel sorular soranlara hediye etmek bizlere mutluluk veriyor.

Bu güzel ve samimi sorularınıza teşekkür ediyorum.

Bizi buraya davet eden Ebubekir Hoca ve Enes ile Oğuzhan a teşekkür ediyorum. Konuşmamızı sonradan öğrenerek bizimle tanışan Biyosistem Mühendisliği Öğrencisi Çad ülkesi vatandaşı Mahamat Tahir Abakay’a da teşekkür ederim.