Sevgili Üniversiteli  dostum,

Bizim Üniversite okuduğumuz zaman (3o yıl önce)  yoktu ama şimdi Üniversitelerin çoğu bölümünde “Değerler Eğitimi” adı altında ders  konmuş  proğramlara. Çoğunda da değerlere önem veren gerçek manada milli ve manevi değerleri önemseyen, yaşatan  ve  insan değerlerimize önem veren hocalar veriyor bu dersi. Böyle güzel hocalar ile tanışıyor ve sohbet ediyor olamk bizi mutlu ediyor her zaman.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Bu derse bazı hocalar duyarlılıklarından ötürü konuk da davet ederek şehrin değerlerinden öğrencilerin faydalanması için  gayret ediyorlar.  Yusuf Temur ve  Ebubekir  Altuntaş hocalar da bu  derslerine beni konuk ettiler ve bizi mutlu ettiler. Değerlere değer veren hocalarsa saygımız vardı da daha da arttı.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Bu dersin önemini anlatmaya kelimeler yetmez. Çünkü teknolojinin hızla  geliştiği çağda insan olmamız itibarıyle değerlere değer veren gençlerin çoğalması hem gençleri mutlu eder hem de değerlerimiz yeniden anlaşılır.Blki bu  davetler ile snein gibi  gençler değerleri keşfeder tanışarak. Seninle de  “değerler eğitimi “dersindeki konuşmamızda tanıştığımızı  hatırlayınca bu dersin önemini daha iyi anlıyorum.

Ama görüyorum ki,  otobüslerde halen yaşlılara  yer veren genç sayısı çok az ve bu düşündürücü. Yaşlanınca  onlara yer vermeyecek nesillere nasıl tepki gösterecekler şimdiki gençler?

Sevgil Üniversiteli dostum,

Ne yazık ki toplumda yaşlılara, engellilere, kılık kıyafetine bakarak  fakir olduğunu zannettikleri çok insana gençler fazla saygı göztermiyorlar. Senin gibi saygı gösterenler olsa da, bu devede kulak kalıyor. Belki de önemsemediğimiz o insanlar yanlarına gidip konuşunca, sohbet edince  anlayacaklardır ki, belki de onların tecrübeleri,  güzel giyinen ama için boş olduğundan boş konuşan çok insandan daha değerli, mantıklı ve etkili oluyor.

Sevgili Üniversiteli dostum,

İşte değerler eğimini bunun için var ve şehrin değerlerine değer veren  gençler onlardan da, n en az meslek öğreten hocaları kadar, çok şey öğreneceklerdir. Onlara değer verdikleri, sevdikleri ve anladıkları zaman. İşte ben bunun önemini anlatmaya bakıyorum bu mektubumda sana.. Marifet iltifata tabidir misali değerlere değer veren hocalara değer verelim ki oonların da çalışma şevki artsın. Senin gibi gençler bu bilince daha Üniversite okurken erişsin ki, hayatı boyunca değerlere saygı gösteren nesillere öncülük etsinler.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Çok zaman değerler eğitimi dersini öylesine veren hocalarda var belki de. Ancak değerler eğitimi öylesine verilecek ders olmaz ki. Sadece anlatılan bir ders olur anlaşılan değil. Yaşayarak öğretilen ders daha etkili olur. Değerleri anlayan, faydalanan, ondan sonra da bu değerleri öğrencisine anlatabilecek yeteneği olan hoca faydalı olabilir dersi verirken.

Sevgili dostum,

Yıllar önce iletişim mezunu olan bir genç, engelli dostuma şöyle demişti yanımda  “sen ancak senin gibi engellilere eğitim verebilir, konuşma yapabilirsin. Bize profesör olan mesleğinde uzman insanlar eğitim verebilir” Buna çok şaşırmış ve o genç adına üzülmüştüm. O genç işsizlikten de yakınıyordu. İletişim mezunu ama iletişim kuramayan ve sakat bir bakış açısına sahip olan nasıl iş bulacak hayret etmiş ve bende o gence daha değer vermeyerek iletişimi kesmiştim. Değerlere değer vermediği gibi, onları bir de küçümsemeye bakan insana başka ne yapabiliriz ki?

Sevgili Üniversiteli dostum,

“İlim cehaleti alır, eşeklik baki kalır” sözü ne güzel sözdür. Gençler işsizlikten yakınmadan önce kendilerine  “ben bir meslek öğrendim ama yanında değerlere değer veren bir bakış açısı öğrendim mi? Sadece okulda hocalarımdan mı öğrendim yoksa hayatta karşılaştığım insanlara “Yaratılanı hoş gördüm yaratandan ötürü” misali her insanı bir değer bilerek faydalandım mı? Diye sorsun. Sen de kendine sor ve buna göre değerlendirmeye bak. Ben bu mektubu senin ve okuyanın bilincinin açılmasına destek olmak için yazdım zaten.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Gençler gerçek manada  öğrenmek istiyorsa  hayatı bır okul olarak görerek her şeyin Yaratan tarafından bize öğretmek için  yollandığını da  anlayarak o gözle bakarsa herkesin insanlara  ders vermek için dünyada olduğunu anlar. Bizim sevmediğimiz insanlar bile  bize ders vermek için gelmişlerdir. Edebi ile meşhur alime sormuşlar ”Bu edebi nereden öğrendin? “ Cevap vermiş “Edepsizden”  yani kötülere bakarak bizlerde iyi insan olmamızı telkin eden bir uyarı olamaz mı  o kötü bildiğimiz insanlar? Birde devamlı boş konuşan ve bunun marifet zanneden için de  şu söz aklıma gelir “Edepli edebinden susar, edepsiz ben susuturdum zanneder” Bazen susmak da en güzel cevabı vermektir. Ben şahsen beni anlamayan dinlemeyen insnalara ya selam verir geçerim ya da  selamı bile almayı bilmeyene,  selama bile söz sokmaya gayret edene,  onu da vermem.  Çünkü selam en büyük değerdir. Bu değerin değerini bilmeyene bile vermemek laızm. Ağzından “seni seviyorum” lafı eksik olmayan ama devamlı alay ve küfür eden adama da bu sözünü iade ederim. “Sen sevgini kendine sakla “diyerek.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Bu dersin Üniversitelerde  daha etkin ve şehrin değerlerinin  daha çok konuk olduğu dersler olarak  yapılması  gençlerin şehrin değerlerinden faydalanması,  onlarla tanışarak  bilgi ve tecrübesinden istifade etmeleri sonucunu  doğuruyor.Bunu sende daha  Üniversitenin ilk yılı yaşayarak gördün ve bu dersin faydasını bana anlattın. Ama her  hoca gibi her öğrenci de bu dersi sadece dimnlemek ve dersten iyi not alarak geçmek  gibi görüyor. Ama senin gibi öğrenmek için  dersi dinleyen Üniversite hayatı boyunca faydalanıyor işte.

Sevgili Üniversiteli dostum,

Hayatta öğrendiklerimiz bir önür boyu, okulda öğrendiklerimiz ise 4 veya 5 yıl. Bir ömür boyu bilgisi ve sevgisi ile bize ders veren her değeri, sevdiklerimizle tanıştırarak  onlardan faydalanmasını sağlarsak bizler hem mutlu hem de başkalarını güzel innalarla tanıştırmanın manevi zevkini yaşarız. Bunu sende biliyorsun. Bunun önemini anlayan Ebubekir  Altuntaş ve  Yusuf Temur Hocalara tekrar teşekkür ederim. Sana da...