Sevgili oğlum,

Çok insan eğitimin sadece okulda olduğunu sanır. Çok anne baba gerçek eğitimin hayatta olduğunu ve çok zamanda çocuklarını eğittiklerini sanarak çocuklarını pek çok güzellikten, belki de farkına varamayarak, alıkoyarlar. Çünkü, onların doğru bildikleri ile bilimin ve hayatın doğruları çok zaman farklı oluyor. Farkındalık içinde olamayan yani bilinçli olmayan aileler çok zaman bu durumun farkına varamıyor. Bu mektubumda biraz bu konuya açıklık getirmek istiyorum.

Sevgili dostum,

Eğitim insanın içindedir. Eğitim insanın kalbindedir. Eğitim insanın beynindedir. Sevgi de bilgi de beyinde başlar ve biter.

Sevgili oğlum,

Demek istediğim şu ki, insan başaracağına sadece kendisi inanacak. Başkalarının sana inanıp inanmaması veya inanmış gibi yapması bir şey değiştiriyor. Ben başta inanmazken çaba da harcamıyordum. Çevremizde inanmıyordu ne kendilerine ne de bana. Bir gün “ oku” emrinin önemini kavrayarak okumaya başlayınca o zaman hayat tam tersine döndü ve başarısızlıklar başarıya dönüştü. Sen zaten ana okulundan bu yana disiplinli çalışmanın mükafatını gördün.

Sevgili oğlum,

Anaokulu dedim de aklıma geldi. Bizim zamanımızda anaokulu yoktu. Belki vardı da biz bilmiyorduk. Şimdi ize anaokulunun her yere ulaşması için çaba harcanıyor. Şu anki Milli Eğitim Bakanı değerli Hocam Mahmut Özer de anaokulunun önemine candan inanarak anaokulu olmayan köy kalmasın diye uğraşıyor. Yapılan bilimsel bir araştırma eğitimin ne kadar erken başlarsa akademik başarının o kadar çok olacağını göstermiş. Anaokulu okuyanların akademik başarısı daha yüksek çıkmış. Bu da anaokulu okumanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Bence senin başarında da anaokulu okumak yatıyor.

Sevgili oğlum,

Disiplini olan, dersi derste dinleyen ve anlayan, ödevlerini zamanında yapan, arkadaşlarına ayıracağı zamanı iyi planlayan, sosyal olan ama bunun zamanını da iyi ayarlayan insanların okul başarısının artacağını söyleyebilirim. Ben de eğitim hayatımda bunlara dikkat etmiştim hep. Bu da başarı getirmiş bana işte

Sevgili oğlum,

Sersi bitene kadar sabırla dinleyemeyen, sabırla ödevlerini zamanında yapamayan insanların başarı sağlaması ve eğitimden fayda sağlaması zor olur. Sabır her işin başı olduğu gibi eğitimin de temel taşıdır. Sabırla sonuna kadar devam edenler gerçek eğitimi almış olurlar. Sabretmesini bilmeyen insanların çoğu yolun sonunda yorulur ve havlu atanların çoğu eğitimini tamamlamadığı için de pişman olurlar. Pişman olmamak için de eğitimi sonuna kadar devam ettirmek gerekir. “Sabır eğitimin anasıdır” de diyebiliriz.” Sabreden derviş muradına ermiş” miseli  “sabreden insan eğitimin sonuna ermiş” desek de eğitimin gerçek olanı ömür sonuna kadar devam eder.

Sevgili oğlum,

Eğitimin sağlam olması için de farklı ve eğitimli insanlar keşfederek onlardan faydalanmak lazımdır. Ama görüyoruz ki, “gönül gözü kör olanlar” yanı başlarındaki farklılıkları bile göremiyorlar ve “çok kazanan insanı başarılı insan olarak algılıyorlar. “İşi iyi insan iyi insandır” sanıyorlar. İnsanın işi tabii ki iyi olacak ama her işi iyi insan iyi insan olmayabilir. Bunun farkına varır eğitimini önemseyen inan. Farkı gerçekten fark edenler farklılıklardan faydalananlar azami ölçüde eğitimine katkı sağlayanlardır.

Sevgili oğlum,

Eğitimi önemsemeyenler çok zaman yaşlı tecrübeyi de önemsemez. Yapılan bir araştırma insanın en verimli çağının 60-70 arasında olduğu tespit edilmiş ve 2. En verimli çağ 70-80 imiş. 3. En verimli çağ ise 50-60 yaş arası imiş. Nobel ödülü alan bilim adamlarının yaş ortalaması 63 imiş. Dünyanın en önemli 1000 şirketinin yöneticilerinin yaş ortalaması da 62 imiş. Bu yaşlarda akraba, hoca ve çevrende olan sana faydalı olacak insanlarla dostluklar kurarak güzel eğitimine artı değer katabilirsin yani. Ne yazık ki çok genç bu yaştaki insanlarla muhabbeti sevmez ve yaşlı bunak gözü ile bakarlar. Sen bilgilerine ve tecrübelerine ve ne kadar faydalanacağına bak onların. El aleme değil.

Sevgili oğlum,

Eğitim ömür boyu dedik. Ben bu mektubu san a yazarken bile çok şey öğreniyorum. Hem öğreten hem öğrenen insan olmak beni mutlu ediyor. “Boşa yazıyorsun” diyenlere inan öğrenerek, öğreterek, sabırla, disiplinle yazmaktan çok mutlu oluyorum. Zevk alıyorum. Galiba “gerçek eğitim” dedikleri bu olsa gerek. Kimselere aldırmadan okumak ve yazmak. Bıkmadan sabırla öğretmek.

Sevgili oğlum,

Güzel Türkçe ile yazan, Güzel Türkçe ile etkili konuşan herkesten çok şey öğreniriz. ”Allah seni dertsiz bırakmasın” diyenin bize beddua ettiğini zannetsek bile zamanla düşününce bunun en büyük dua olduğunu anlarız. Çünkü dertler insanın en güzel öğretmenleridir insanın. Anlayana ve dertlerin üstesinden gelmesini bilene çok şey öğretirler.

Sevgili oğlum,

Eğitimimiz esnasında bir şeyi tercih etmişsek, O işin zorlukları karşısında sızlanmadan o işin üstesinden gelmek için çaba harcamalıyız. Tercihlerimiz belki de bizi zamanla olgunlaştıracak hocalarımız olacaktır. Şer sanılan şey hayır, hayır zannettiklerimiz bizim için çözülmesi zor dertler olabilir. Bunun bilincinde olarak tercih ettiğimiz anda tercihlerimizin arkasında olmalıyız.

Sevgili oğlum,

Hatalarımız da bizlere çok şey öğreterek bizi eğitirler. Biz hata yaparsak bir tecrübe ediniriz. Muhtemelen o hatayı yapmayanlar bizden daha eksik tecrübeye ve eğitime sahip olmuş olurlar ki, bu da bizi daha güzel eğitir. Bilerek yapılmayan hatalar için bu sözüm tabii ki.

Sevgili oğlum,

Çevremizde pek çok insan olur hayatımız boyunca. Bazılarının davranış ve sözleri hoşumuza gitmeyebilir ama onlara anlayış gösterebileceğimiz kadar anlayış gösterirsek,  biz onların hatalarını yapmayarak anlayış gösterdiğimiz için bu da bizi eğitir. Bu da bizim için hakiki bir eğitim olur ve bizi olgunlaştırır.