Sevgili dostum,

İyilik kavramı o kadar geniş ki romanlar, diziler, edebiyat ve  başka alanlarda hep karşımıza çıkar. İyllik  herkesin farklı gördüğü ve  algıladığı bir kavram.

Sevgli dostum,

Yazmayı  ve okumayı seven insan olarak  bizim için iyilik demek, insanlara “oku” emrini anlatmak demek. Bunun yanında imkanlar ölçüsünde  okumayı yazmayı sevene kalem, defter ve özellikle faydalı olacağına inandığımız  kitaplar hediye etmek demek. Bunun yanında başkalarına da  “kitap hediye eden insan”  olarak tanınmaları için tavsiye etmek demek.

Sevgili dostum,

Bu tutumumuza gülen, duyarsız davranan, kızan, hatta düşmanlık edenlerde var. Herkesin bizim gibi düşünmesi, yaşaması ve  bizim hediye ettiğimiz şeyleri hediye etmesi mümkün olmadığından bu tutum içindeki insanlara karşı sabırlı olmamız gerektiğine inanarak  hep  susmayı tercih ederiz.  Bizim bu önerimizi “eleştiri”, tavsiye ettiğimiz insanlar yapmadığı zaman onları”kötüleme” olarak algılayanlarda  var.  Bunlara da saygılı olmamız lazm .Ama doğrusunu da anlatmak gerek. Herkes içinde ne varsa,  beyninde ne varsa onu döker ortaya sonuçta.

Sevgili dostum,

“İyilik hep maddi olur” düşüncesinde olanlar çok.  Fakat  maddi imkanı olamayan da çok. Bunun için maddi imkanı olamayan insanlar da  okuyarak bilgi sahibi olup, bunları bilmeyen veya gençlerle de paylaşabilir. Çok insan kitap okumasa da hayatı iyi okuyarak, insanlar arasında ayırım yapmadan yanlarına elenlere, çay ikram ederek, sevgi ve saygı göstererek de iyilikte bulunabilirler. Böyle insanlara da hep saygımız var.

Sevgili dostum,

Bizim tepkimiz, onu bunu rahatsız eden söz ve davranışlarda bulunduktan sonra bunu “iyilik ve sevgi “olarak yutturmaya çalışanlara. Ya da  “o sana faydası olmasa da başkalarına faydalı oluyor” türünden  yorumlar yapanlara. İyilikte bulunan insan, faydası olmuyorsa  muhatabının sevmediği hareketleri yapmayarak , yapanlara da tepki göstererek, uyararak  yapmalı.

Sevgili dostum,

Bazen iyilik insanın evinde tek başına kalarak  kimseye zarar vermemesinin yanında, kendine de düşünmesi, kafasını dinlemesi , faydalı bir kitap okumak, bir proğram izleyerek bilmediği konuları  öğrenerek bunu başkalarına da öğretme niyeti ve gayreti de iyilik olabilir. Bu tutumu zaman zaman sen de, ben de yapıyoruz ve hem huzur buluyoruz,  hem de öğrenmenin sevincini yaşıyoruz. Bu mektubu da böyle bir ortamda yazmanın mutluluğunu seninle paylaşayım dedim. Bu huzur ortamında hakikaten de  insanın aklına güzel sözle, düşünceler geliyor ve  zaman zaman “hiç dışarı çıkmadan hep kendime faydalı olsam, böyle güzel düşünceler ile mutlu olsam” düşüncesi geliyor ama toplum içinde yaşayan bir varlık olarak bunun her zaman uygulamak da mümkün olmuyor. O zaman yapmamız gereken  toplum içindeyen de “elimize, dilimize sahip olmak” kalıyor bize.

Sevgili dostum,

Çalışan ve   mesşgul olan insanları daha fazla meşgul etmemek, insanları üzecek sözler söylememek, başkalarına faydalı olanı kıskanmamak, tersine gençleri ve insanları onlara faydalı olacak insanlara  yönlendirmek de iyilik yapmak olabilir.

Sevgili dostum,

Bunlar nereden aklına geldi? Diye sormayacaksın biliyorum. Son zamanalarda kalem defter hedye etmemizi anlamayanlar çoğalınca bende  öyle bir mektup yazayım dedim.

Sevgili dostum,

Hatırlasana bizler çocukken çok  kere,  kalem defter bile bulamazdık. Bize kitap hediye eden eniştemizi 50 yıl unutmamamız, imkanımız olunca  çocuklerı sevindirmek için kalemler, defterler kitaplar ile  bize verilmeyenleri bizim vermemizi de tabii ki herkes anlayamaz. Anlamayana da  ne yaptığımız şeyi anlatacağız ne de söyleyecek. Ama toplum içinde yaşadığımızdan insanlar  görüyorlar.

Sevggili dostum,

Öyle bir hale gelmişiz  ki, insanların “okuma”, “hediye etme”,  hasletlerini küçümserken  “cimrilik ederek servet yığma hasletleri” ni  göklere çıkarma, sanki marifet gibi cimrilği övme  bunu da” “tutumluluk” tan ayıramama cehaletine düşmemizi göremiyoruz toplum olarak. Bunu anlatmaya çalıştığımızda da anlamak istemeyene yapacak bir şey yok. Sadece bize susmak kalıyor. Çünkü anlamayana ya da  anlamak istemeyene iyilikten bahsetmekte kötülük olarak algılanabiliyor çoğu zaman. O zaman da  geri çekilerek, anlamayana konuşmaktansa  okumak bize en güzel mutluluk oluyor.

Sevgili dostum,

Ne kadar iyilikte bulunsak bulunalım, alay eden, küçümseyen,  “böyle iyilik mi olur hı hı” diyen belki de en yakınlarımız olacak. Biz iyi niyetle  kimseler anlamasa da iyiliğe devam edelim  “iyilik yap denize at balık bilmezse halık bilir” dememiş atalarımız boşuna. Samimiyetle  yapılan her iyilik, bununla millet alay da ediyorsa mutlaka Yaradan tarafından görülecektir değil mi?.  Ölçü Halka göre değil Hakka göre olmalı ise o zaman  dert etmeden  gayrete devam edelim dostum. Gayrete  gelmeleri için de dinleyene anlatana  da destek olalım.

Sevgili dostum,

Bazıları yemek yiyerek, çay içerek sohbet ederek zaman geçirmeyi de iyilik olarak görür. Bu da onların görüşü. Saygı duymak lazım.  Herkesin içinde  ne varsa onu iyilik görür. Kimi küfretmeyi iyilik zanneder, kimisi da engelliler ve çocuklar ile alay etmeyi hem iyilik hem sevgi zanneder. “İnsan neyi zannederse o kadardır”

Sevgili dostum,

“Ya hayır konuş ya sus” bakarsın dinleyen yok, dilsiz olmak lazım. Anlayan yok bilgisiz olmak lazım. Varsın hayırı şer, şerri hayır olarak algılasın insanlar.  Bazen bizim  de şer olarak gördüklerimiz hayırdır farkına varamayız.  Başkalarının alay etmesine  ve duyarsız davranmasına  bakmadan okuyana kitap, yazana kalem ve defter, dinleyene sevgi ve bilgi dolu sözler, senin gibi dostlara mektuplar ile  devam edelim . Unutmayalım ki:

“Dünyayı  iyi niyetle yapılan iyilikler kurtaracaklardır. İnsanları da....”