Sevgili özgelişim yolcusu dostum,

Sana dostluk mektupları yanında özgelişim mektupları yazmaya karar verdim. Şimdi sen  “Özgelişim nedir?” veya  “Özgelişim ile Kişisel Gelişim arasında fark nedir?” diye soracak olursun. Bunu bana soranlarda var. Hatta Kişisel Gelişim sözünü sevmeyenlere de bu mektup açıklayıcı olur.

Sevgili özgelişim yolcusu dostum,

Önce  “öz” kavramından ne anlıyoruz ona bakalım. Öz insanın öznesidir. Öz insanın egosu çoğu zaman. Övünmeyi ve övülmeyi sevene “egosu şişmiş” deriz. Burada öz hem egodur hem değildir. İnsanın özü öznesi ise egodur da diyebiliriz. Övünmeyi sevene ego özüdür diyebiliriz. Ama övünmeyi ve övülmeyi sevmeyene  “egosu şişmiş” diyemeyeceğiz için  “öz egodur” diyemeyiz.

Sevgili özgelişim yolcusu dostum,

“Gelişim” insanın kendini çeşitli vesileler ile geliştirmesi demektir. Değişimden farklıdır. Değişim olumsuz olabilir. Mesela “egosu şişmiş” derken değişimden bahsederiz ama gelişimden bahsedemeyiz. Yani “gelişim olumlu yönde değişmektir” diyebiliriz. Ama bu değişim olumlu yönde ve devamlı olursa gelişim olur. Yani” hep ileri gitmektir”. Bu manevi yönde olan şey yani. Maddi açıdan insan güçlü de olur zamanla iradesi dışında zayıfta düşebilir ama gelişimi ilerdeyse  bunu da atlatır. Burada gelişimi manevi, psikolojik ve olumlu yönde kullanıyoruz.

Sevgili özgelişim yolcusu dostum,

“Özgelişim “ tabiri ise olumsuz tavır ve düşüncelere bakmadan insanın devamlı olarak hem kendi özü hem çevre ile mücadele ederek gelişim sağlaması ve bunu da çevresine yansıtarak  öğreterek  çevresine de olumlu tavırları  hem yazarak, hem söyleyerek hem yaşayarak  anlatması. Hani deriz ya  “o kadar sıkıntıya rağmen amma da rahat adam” deriz. İşte bu tanıma uyanları  “özgelişim yolcusu” diye tabir edebiliriz. Buna sende uyuyorsun. Ben sadece mektuplarımla bu gelişimine destek olayım dedim. Umarım sana ve okuyanlara fayda sağlar.

Sevgili özgelişim yolcusu dostum,

“Kişisel gelişim” ile “özgelişim” arasında ne fark var? diye soranlara cevabım ise şudur. “Kişisel gelişim” bencilce bir tabir olarak algılanıyor çok zaman, “güzel konuşarak doğru olanı yanlış gösterme sanatı” olarak tanımlayan da  “evrene göndermekle iş biter mi” diye hayali boş bulanda var. Bunlar haklı da olabilir haksız da. “Özgelişim” hedef belirleyerek kendini “ beşikten mezara kadar ilim öğreniniz “, “ilim Çin’de olsa alınız”, “insanların iyisi insanlara faydalı olandır” hadislerini rehber edinerek  önce  kendini geliştirerek sonra da çevresine faydalı olmaya kendi şahsi  ihtiyaçlarını ihmal etmeden toplum faydasına çalışmaya derim. Yani gönüllülük, yani “faydalı olma azmi ve hevesi” olarak algılarım. Bu da “kişisel gelişim” tabirinden farklı olsa gerekir.

Sevgili özgelişim yolcusu,

“Özgelişim “ tabirine “irade terbiyesi,  özgelişimin temelidir” diye tabir edersek, “özgelişimin duvarları da  gelişmek, çok okumak, konuşmayı etkili hale getirmek,  insanlara faydalı olma arzusu”  güçlendirmek olarak  tabir edersek, çatısı da “ hem kendine hem çevresine, ona değer verenlere  fayda sağlamak hayat sevinci aşılamayı da  çatısı olarak  tabir edebiliriz. Bilmem ifade edebildim mi özgelişimi.

Sevgili özgelişim yolcusu dostum,

“Özgelişimi önemseyen insan” başkalarına boş konuşmaları, gereksiz ve rahatsız edici şakaları ile zarar vermez. “sana yapılmasını istemediğin şey sende başkasına yapma “düsturu ile hareket eder. İrade terbiyesi de bunu gerektirmez mi? Bu da o insanı çevresinin sevmesini ve  anlamasına sebep olur. Özgelişime önem veren zaten boş konuşma ve davranışlarda bulunanlardan uzak kalır. Yani özgelişimine önem veren insan  “gereksiz söz ve davranışlardan uzak  durarak” arınmış olur.  Tabii ne kadar uzak kalabilirse gereksiz söz ve davranışlardan.

Sevgili özgelişim yolcusu kardeşim,

Özgelişime önem vermeyen insanın ise saygınlığı pek yoktur.  “Şeytan tüyü var” dediğimiz insanların her ne kadar çevresi kalabalık olsa da  “kuru kalabalıklar” dediğimiz cinsten olanlar çoğunlukla. Yani  insan özgelişime önem vermez ve sadece  laf olsun diye  öğrenmeye yönelik konuşma yapmayanlara  bakarsa özgelişimi ya hiç olmaz ya da çok yavaş olur. O yüzden özgelişimine önem veren insan neyin faydalı neyin zararlı olduğunu iyi anlayarak özgelişimine katkı sağlayacak insanlar ile daha çok iletişimde olmalı ki, onlarda  onu daha çok gelişmeye  yönlendirsin.

Sevgili özgelişim yolcusu kardeşim,

“Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz” demiş yüce insan. Bu sadece dini değil ilim öğrenmek insanın faydasına olan her şeydir. Bunu ben “beşikten mezara kadar özgelişim içinde olunuz ve olmak isteyenlere de öğretiniz ve öğrenmek isteyeni teşvik ediniz “ olarak algılıyorum. Bu yüzden gelişmenin özgelişimin yaşı da sınırı da yoktur.

Sevgili özgelişim yolcusu kardeşim,

Konu “oku” emri ve “gelişme” olunca bu konuda konuşmak da yazmak da, bu konuda kitaplar ve kaynaklar okumak da çok hoşuma giden ve beni mutlu eden şeyler. “özgüven” veren ve  “önyargı yıkan” konularda sanırım herkes hassas olsa ve  “özgelişim”  konusunu toplum önemsese çok psikolojik sorunlarımızı aşmış oluruz.

Sevgili özgelişim yolcusu dostum,

“Gelişmek istemeyen”  insanlarımız  “gelişmek” isteyen insanlarımıza nazaran en azından 6-7 katı. Bu yüzden de toplumun büyük kesimine  “özgelişim” in önemini anlatmak zor. İstemeyene de anlatamayacağımıza göre isteyenlere odaklanmak ve isteyene sana yaptığım gibi mektup yazmak, dinlemek isteyene konuşmak en ideal olanı bu da bizim “özgelişim”imize destek verir. Amaç “verimli ve etkili olmak “olduğuna göre “ verimli ve etkili “ olamadığımız konular ve insanlar da ilgi alanımız olmasa  gerek. Sana da bu konuda ilgili ve istekli olduğun için yazıyorum. Belki ilerde bu konulara  ilgisi artan insanlara faydalı olsun diye gelecek nesillere bu mektupları bırakalım.

Sevgili özgelişim yolcusu dostum,

Belki bu mektup “özgelişim nedir” konusunda aydınlatıcı olmadı ama  az da olsa  faydalı olmuştur. Bu konuda anlamak içinde çaba harcamak ve başka kaynaklardan da faydalanmak gerekir. Bizde insanız yanıldığımız ve yanlış olduğumuz şeylerde olabilir.

“Özgelişimini geliştirmek isteyen” sen olduğuna göre çaba da sana düşüyor. “Özgelişim dolu bir gelecek dilerim sana.