“Bu konuda beni yönlendiren Araştırmacı-Yazar Hulusi Durupunar’a ithafen…”

                                                                                                                 Hasan Akar

“Keşfoldu bana bu gece mânâ-yı hakikat

Yazıldı gönül levhine imlâ-yı hakikat

Bu âlem-i vahdette senin gördüğün Emrah

Kim gördü acep böylece rüyâ-yı hakikat “

Erzurum Palandöken’den bu ruhla yola çıkarak en son Niksar’a yerleşen Divan Şairi Erzurumlu Emrah, yetiştirmiş ya da tesir altında bırakmış olduğu Tokatlı Nuri, Beşiktaşlı Gedâyi gibi âşıklar da dikkate alınırsa Halk Edebiyatının en önemli temsilcilerindendir.

Niksar’da Acın Kızı (Bazı kaynaklarda Çancı kızı) adlı dul bir kadınla evlenerek ömrünün önemli bir bölümünü Niksar’a geçiren Erzurumlu Emrah’ın bu şehri seçmesi elbette bir tesadüf değildir. Zira Niksar Türk medeniyetinin, tarihinin ve kültürünün varlıklarını taşıyan zengin bir hazinedir. Özellikle Tekke Bayırı denilen yerde Anadolu’nun ilk ahilerinden olan Ahi Pehlivan ve Ahi Nahcivan Zaviyesinin yanına yerleşmesi şehir kadar Emrah’ın da derin bir tasavvufi düşüncenin sahibi olduğunu göstermektedir.

Emrah’ın mezarının bulunuşu oldukça ilgi çekicidir. Niksar’da Halil Rahman (Rami) adında Askerlik Şubesinde görev yapan bir mülazim (üsteğmen) vardır. Bu şahıs ara sıra Taşmektep Medresesinde derse girmektedir. Bir tatil günü öğrencilerini toplamış, yanlarına işçi de alarak Derebağ Mahallesinden kazma küreği ile birlikte bir Rum vatandaşıyla Karşıbağ Mahallesinin Tekke Bayırı denilen mahalline götürerek bir yeri gösterip kazmasını söylemiş.

Rum vatandaşı toprağı kazarken bir mezar ortaya çıkmış. Mezarı açtıklarında çürümemiş sağlam bir naaşla karşılaşmışlar. Öğrenciler haliyle bu görüntüden bir hayli korkmuşlar. Halil Rahman onlara korkmamalarını, burasının Erzurumlu Emrah’ın mezarı olduğunu ve naaşın da ona ait olduğunu söyleyerek mezarı Rum vatandaşa yaptırmış ve öğrenciler bu olaydan çok etkilenmiştir. (Bazı kaynaklar, Emrah’ın ölümünde mezar kitabesi konulmadığını için mezarının belli olmadığını, ölümünden yetmiş yıl sonra bulunan bir mezar taşının onun sayılarak kitabe olarak dikildiğini ileri sürmüştür.)

Mezarının kitabesi ise daha sonra Hacı Abdulkadir Hıfzı Efendi’ye yazdırılmıştır. Ancak ölüm tarihinin kitabede geçen tarihle farklı olduğu tartışılmaktadır. Bize göre Emrah’ın çırağı olan Tokatlı Nuri’nin ustası için düşürdüğü tarihtir.

“ Dilcû-yi mücevher gibi bu tarih-i sâli

Nuri ne güzel söylemiş üstâdına rahmet”

Dizelerinde düşürülen tarihten şairimizin 1277’de öldüğü kanıtlanmıştır. Bu bilgiyi Tokat ve Niksar’da yaşayan yaşlılar da onaylamışlardır.1935 yılında Niksar’da 93 yaşında ölen ve Emrah’ı bizzat tanıyarak eş’arını dinleyen Hacı Ali oğlu Sofu Mehmet adı geçen şahsın Niksar’da öldüğünü fakat ne zaman geldiğini tarihiyle bilmediğini belirtmiştir.

Emrah’la ilgili çalışmalar yapan ve bunu kitaplaştıran Eflatun Cem Güney de (1896-1981 ) araştırmaları sırasında Niksar’a geldiğini ve mezar kitabesini kendisinin bulduğunu belirtmektedir.

Emrah’ın doğduğu yer ile ilgili diğer bir çalışma da Bekir Yeğnidemir ve M.Ali Erdin ile birlikte 12 Aralık 2015 ‘de Ankara’da Erzurumlu Emrah’ın akrabalarından Başbakanlık emekli müşavirlerinden 1932 doğumlu Akif Taşdemir ile görüşmemizde gerçekleşmişti. Onun ifadelerine göre Hacıgiller Ailesinden Mustafa oğlu Emrah, Erzurum’un Tanbura köyünde değil, Tortum ilçesine bağlı Kapıkaya (Leyik) köyünde 1799 yılında doğmuştur. Emrah’la ilgili derin bilgilere sahip olan ve çok sayıda şiirini ezbere bilip söyleyen Taşdemir, Emrah’ın aynı zamanda iyi bir güreşçi olduğunu da konusunda bizleri bilgilendirmişti.

(Bu çalışma 12 Şubat 2016 ‘da Tokat gazetesinde ve 2017 yılında Niksar Belediyesi Kültür Yayınları arasında yayınlanan “Niksar Üstüne” adlı eserimizde de yayınlanmıştır)

Tahminen 1930’lu yıllara kadar muhafaza edilen mezar kitabesi ise maalesef kaybolmuştur. Kitabesine şu mısralar yazılmıştır.

 

“Ahsenullahı şeymei hayrülvera

Rah-ı aşkta eylemiş canın feda

Fakr-ı Fahri’den giyinmiş hırkayı

Hem muhib ü zümre-i âli aba

Levha-i kalbinde hikmet çeşmesi

Neb’ edüb dil teşneler eyler saka

Âlem-i gaybü’l guyubun nağmesin

Ruh-ı akdesten okur Davud eda

Şair-i Rum idi gerçi ol edib

Şark ile garba okudu el esselâ

Gül tavaf it Hıfzî ruh-ı Kâbe’yi “

Elimizde bu kitabenin de olduğu ilk fotoğrafın tarihi bilinmemekle beraber fotoğrafta yer alan iki kişi Başöğretmen Halis Turgut Özden (Anayasa Mahkemesi Eski Başkanı Yekta Güngör Özden’in babası) ile Cahit Külebi’nin eniştesi Ziraat Memuru Hayri Tuncer’dir.

Erzurumlu Emrah’ın ölümü ve kabri ile ilgili farklı bir çalışma da Cahit Öztelli’ye aittir. Öztelli : “ Erzurumlu Emrah Hakkında Yeni Notlar “ Makalesinin bir bölümünde şu bilgileri aktarmaktadır:

“…

Eflatun Cem Güney, Zeki Bey vasıtasıyla elde ettiği kitabeyi ilk defa yayınlamıştır. Bu kitabeyi daha sonra Fuat Köprülü Tokat’ta ortaokul öğretmeni Halis Bey’den (Cinlioğlu) almış ve doğru olarak neşretmiştir. Öğretmen Turgut 1928 tarihli mektubunda şöyle demektedir:

“Bunun (Emrah’ın mezarı, Nakşibendinin nazenin tarikatından ve evvelce Niksar Askerlik Şubesi memurlarından iken el yevm üç seneyi mütecaviz İstanbul’un Üsküdar kasabasında vefatı istihbar kılınan Mülazım Şeyh Halil Rami Efendi tarafından manevi bir kudret ve kuvvet taht-ı tesirinde bulunmuş ve bizzat Halil Rami Efendi tarafından mezar taşına o yazılar hak ettirilmiştir. Tarih-i vefatı hakkında müspet ve mevsuk bir malumat yoktur. Mezar taşındaki 1271 tarihine nazaran 73 sene evvel vefat ettiği anlaşılıyor. Hâlbuki Şeyh Emrah’a ait bir türlü kabir mevcut olmadığı halde Mülazım Halil Rami Efendi tarafından keşfedilerek meydana çıkarılmıştır. Zevattan bir kısmı da Emrah’ın tahminen 1265 tarihinde Niksar’a muvasalanı düşünerek altı sene sonra yani 1271’de vefat ettiğini kaviyen bildiriyorlar.”

Halil Rami Efendi 1925’te öldüğüne göre kitabeyi Emrah’ın ölümünden en az elli yıl sonra yazdırarak diktirmiştir. Ölüm tarihini de halk rivayetlerine göre hesaplamıştır. Aynı zamanda bugün gösterilen mezarın da Emrah’ın olması uzak bir ihtimaldir. Çünkü onu manevi bir kuvvet ve kudret ile keşfetmiştir.

Kitabeyi yazan Tokat ulemasından Abdurrahman Hıfzı Efendi Tokatlı Halis Bey’in hocasıdır.  Birinci Dünya Harbi sırasında sağdır.

Mustafa Necati Elgin’in Çalışmaları

Niksar’da 1929-1939 yılları arasında öğretmenlik yapan Mustafa Necati Elgin (1907-1977), Gazi Ahmet İlk Mektebi öğretmeni iken Karşıbağ Mahallesinde Erzurumlu Emrah’ın mezarı yakınında bir evde oturmuştur. Erzurumlu Emrah’la ilgili çalışmalar yapmış, kabrini sık sık sık ziyaret etmiş, hatta Emrah’ın mezarının tamiratında büyük emeği geçmiştir.

Gönül dünyasında Emrah’a ayrı bir yer açmış, 1939 depremi sonrası Niksar’dan ayrılıp Konya’ya taşınan Elgin, Mevlâna Müzesi Müdür Yardımcısı olduğu dönemde Erzurumlu Emrah Divanını kendi el yazısından kopya etmiştir. (Bu değerli el yazması eser Müjdat Özbay, A. Turan Erdoğan, M. Necati Güneş ve bendenizden oluşan kültür ekibimizce 2011 yılında Konya’da kopya edilmiş, aslı Konya El Yazması Eserler Kütüphanesi’ne teslim edilmiştir. Eserin kopyası, “Divan-ı Emrah- Şehr-i Şehir Niksar’da Medfun Olan Erzurumlu Şair, Meşhur Emrah - “ adıyla Niksar Belediyesi Kültür Yayınları arasında 2014 (Birinci baskı) ve 2017 yıllarında (İkinci baskı) yayınlanmıştır.

2022 yılında Türk Tarih Kurumu Arşivinden Niksar’la ilgili temin ettiğim fotoğraflardan biri de Erzurumlu Emrah’ın mezarına aitti. Emrah’la ilgili yaptığım bu denli çalışmalar içinde bu fotoğrafla ilk kez karşılaşıyordum.

Fotoğrafın arkasında: “ OFS D: 118 N: 30-41 Niksar Erzurumlu Emrah” ifadeleri yazılıydı.

2023 yılında Erbaa’dan Araştırmacı-Yazar Hulusi Durupınar bana 19 Şubat 1938 tarihli Cumhuriyet gazetesi küpürünü gönderince fotoğrafı da çözmüş olduk. Gazete haberi aynen şöyle:

“ Erbaa (Hususi)

Erbaa tütün tüccarlarından Şevki Önder Erzurumlu Halk Şairi Emrah’ın Niksar kazasındaki mezarını yeniden yaptırmıştır.

Gönderdiğim resim mezar yapıldıktan sonra alınmıştır. Bu mezar ince duygulu şaire Anadolu’da gösterilen saygının numunesidir”

Deprem kuşağında yer alan Niksar 1939 ve 1942 yılında iki büyük deprem geçirmiş, bu mezarın bulunduğu Karşıbağ Mahallesi tamamen yıkılmıştır. Dolayısıyla deprem sonrası çekilen Niksar fotoğraflarında göremediğimiz bu anıt mezar da bu depremler sırasında tahrip olmuştur. (Bahsi geçen gazetenin orijinaline  Milli Kütüphane Süreli Yayınlar Bölümünde ulaşarak ayrıca kopyaladım)

Mezarı Yaptıran Şevki Önder

1888 Erbaa doğumlu Şevki Önder İmamzadelerdendir. Cumhuriyetin ilk sanayicilerinden olup zengin tütün tüccarlar arasındadır. İttihat ve Terakki Partisi, CHP Erbaa kurucularından ve Millî Mücadelede Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Yönetim kurulu üyeliğinde bulunan maddi yönden bu mücadeleye büyük katkıda bulunan İstiklal Madalyası sahibidir.1953 yılında vefat etmiştir. Nigâr Hanımla evliliğinden dört evlat sahibi olmuştur.

Mezara Daha Sonra Konan Taş Kitabe

Taş: Büyük temel harflerle taş üzerine kazılan:

“Gönül gurbet ele düşme

Ya gelinir ya gelinmez “

“Diyen ve 19 uncu yüzyılda Erzurum’da doğup Doğu ve Orta Anadolu’da halkın benliğine giren ve 1855(1274) tarihinde Niksar’ımızın sıcak kucağında ebedi uykusuna dalan Erzurumlu Halk şairi Emrah burada yatar.”

160X 80 cm ebadında, 15 cm kalınlığında tek parçadan yapılan ve iki dikey kolona giydirilen bu taş kitabenin 1952-1960 yılları arasında Niksar Kaymakamlığı yapan Ahmet Tosun tarafından yaptırılarak Erzurumlu Emrah’ın mezarının yeniden düzenlendiğini 1921 doğumlu Melik Gazi tekkeşinlerinden Ahmet Ünal’ın, 1948 doğumlu oğlu Mustafa Ünal’a anlattıklarından ve 1962 doğumlu Ömer Bostancı’nın büyüklerinden dinlediklerini bize aktarmasından öğreniyoruz.

Daha sonraki yıllarda bu taş kitabenin de içinde bulunduğu mezar dekoratif bir demir çerçeve ile koruma altına alınmıştır. (1968 yılında komşumuz Aydın Sessiz’e gelin almak için ilk kez geldiğim Niksar’da ben de etrafını otlar sarmış Emrah’ın mezarını o şekilde görmüştüm)

1985 yılında dönemin Belediye Başkanı Selahattin Hançer’in girişimleriyle Kültür ve Turizm Bakanlığı Mimarı Gönül Yurdakul tarafından çizimi yapılan anıt mezarın yapımı kısa sürede tamamlanmıştı.

3-4 Mayıs 1986 ‘da Niksar’da gerçekleştirilen “1.Niksar Emrah Kültür ve Sanat Şöleni “çerçevesinde “Erzurumlu Emrah Sempozyumu” düzenlenmiş, “Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Niksar Belediyesi’nce yaptırılan Erzurumlu Emrah Anıtı da dönemin Valisi Recep Yazıcıoğlu, milletvekilleri, protokol ve halkımızın katıldığı törenle açılmıştı.

Biz yazımızı Erzurumlu Emrah’ın:

“Felek çakmağını üstüme çaktı

Beni onulmaz derde bıraktı

Vücudum şehrini odlara yaktı

Yandım ataşınan su leyli leyli “

 Dörtlüğü ile sonlandırırken Ahi Pehlivan Türbesi, Cahit KÜLEBİ Anıt mezarı ile Erzurumlu Emrah Türbesinin bulunduğu alanın Niksar Belediyesince yeniden dizayn edilerek geçmişimize de bir vefa olarak temiz tutulması için gerekli çalışmaların yapılmasını bekliyoruz.

KAYNAKÇA

Ahmet Talat, Âşık Tokatlı Nuri,1933 Çankırı Matbaası

Cahit Öztelli, Erzurumlu Emrah, Elif Matbaası,1976 Ankara

Şevket Türkyılmaz, Ülker Niksar Halkevi Kültür Dergisi, sayı 4,1936

Bursalı Mehmet Tahir Efendi, Osmanlı Müellifleri,2.Cilt Meral Yayınları, İstanbul 1972

Eflatun Cem Güney, Erzurumlu Emrah Hayatı ve Şiirleri İstanbul Maarif Kütüphanesi Yay.1950

Hami Karslı, Niksar’da İz Bırakanlar ve Niksar Üzerine Yazılar, Es-Form Ofset 2015, Sivas

Metin Karadağ, Erzurumlu Emrah, Yaşamı, Sanatı ve Şiirleri Ayyıldız Yayınları, Ankara 1996

Nihat Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi (I), M.E. Basımevi, İstanbul 1971

Türk Tarih Kurumu Fotoğraf Arşivi

Aşık Nuri Çırağı Fotoğraf Arşivi

Milli Kütüphane, Süreli Yayınlar Bölümü, Cumhuriyet Gazetesi,19 Şubat,1938

Hasan Akar, Niksar Üstüne, Niksar Belediyesi Kültür Yayınları, Sivas-Es-Form Ofset ,2017

Atalay Karahan, Bütün Yönleriyle Niksar, Bilgin Matbaası, Niksar 1974

Hulusi Durupınar Arşivi

Ahmet Önder Fotoğraf Arşivi