Sağlığında çiçeklerle konuşan annemin mezarına birkaç çiçek dikeyim dedim. Cezayir Menekşesi ve Çuha çiçeklerini taze mezarının üstüne dikiverdim. Elim toprağına değdikçe gül yüzüne dokunuyormuş gibiydim…

 

Çok güzel durdu çiçekler. Sanki anneme yer yatağını çiçeklerle sermiş gibi hissettim kendimi. İnsanız işte; ruhunuzdan damıttıklarınız size iyi gelir bazen. Hele bir de acısı çok taze bir ölümün gölgesindeyseniz, ruhunuza iyi gelecek şeylerin peşinden koşarsınız. Ölen anne babanızın mezarına çiçekler dikmek gibi. Gidip saatlerce başuçlarında oturmak, onlar sizi duyuyormuş gibi konuşmak, ya da okuduğunuz birkaç duanın ferahlığını iliklerinize kadar hissetmek gibi.

 

Elimden geldiği kadarıyla ben de yaptım bunları. Herkes gibi. Hepimiz gibi…

 

Yokluğuna alışamadım garibimin, sessiz ağlayışlarına, sarılmalarına, durup durup öpmelerine, “hatırlıyor musun?” diye söze başlayıp bütün hatırladıklarını karmakarışık halde anlatmasına, yürüyemez haldeyken bile yekinip beni kapıdan uğurlamasına, çok şeye, ama birçok şeye hasretim artık.

 

Mesela artık ona tulum çökeleği alamayacağımı daha dün anladım. Alışveriş yaptığım işyerine anneme tulum çökeleği almak için yöneldim, kapıda “annemin artık olmadığı” gerçeği aklıma geldi, irkildim. Annem yoktu. Annem ölmüştü, ama beynimin bir yeri unutmuştu annemin kaybını. Dükkânın kapısından hüzünle dönmek omuzlarımı daha da çökertti sanki.

 

Evet, ölüm bir gerçek. Herkes bir gün ölecek. Benim anne babam da sizin anne babanız da ölecek. Biz de sıramız geldiğinde ruhumuzu teslim edeceğiz “O Yüce Dost’a”. Ama “her ölüm erken ölümdür” diyen şair de haklı. Alışmak istemediğim bir acının tesiri ile dolaşmak, biriktirdiğim anıları köşe-bucak aklıma getirmek öyle zor ki.

 

İşte bu zorlukların içinden geçerken ömrüm, annemin taze mezarına diktiğim çiçeklerin çalındığını gördüm… Annemi kaybetmek kadar acı verdi çiçeklerin çalınması bana. Giden çiçeklere değil; çalınan merhamete, iyiliğe, ölüye saygının kalmamasına, hoyratlığın ve kabalığın mezarlıklarda bile kendini göstermesine içerledim.

 

Evet, doğru sözcük bu: İçerledim…

 

Ben annemin mezarına Cezayir Menekşesi ve Çuha dikeceğim yeniden. Bilirim sever onları. Kim bilir konuşur onlarla yine. Kim bilir mezarı cennet bahçesidir de gülüyordur bana mahcup gülüşüyle ve her zamanki olgunluğuyla “olsun, alsınlar çiçekleri, boş ver” diyordur…

 

Annemdir, derin uykularda olsa da yarenimdir…