Sevgili dostum,

“Umut” kelimesinin yanına  ne istersen koyabilirsin “umut zengini” , “umut  hazinesi” , “umut katili”, “umut hırsızı” ... Niyetine bağlı her şey.

Sevgili dostum,

Bir gün birisi ile tanışırsın, oturur sohbet edersin.  Kalkarken “tekrar buluşalım” der sana “çok memnun oldum tanışmamıza” dersin . O da der. Hatta sana “seni ziyarete geleceğim, mutlaka ama mutlaka söz...” bile der. Baklersin beklersin gelmez. Mesaj yazarsın cevap yazmaz.  Bir gün yolda rastlarsın  sana bakmaz bile. Seni görünce kaldırım değişir bazıları... Buna sen  “umut fakiri” mi dersin “umut yüzsüzü “ mü artık ne dersen de. Üzüldüğün ile kalırsın. Neden öyle yaptığını bile anlayamazsın. Sen O’nu mu kaybettin yoksa o seni mi ? Bunu da anlayamazsın.

Sevgili dostum,

Ben Umut kelimesini severim. “Umutcan Umut” bir zamanlar benim mahlasımdı. Hatırlıyorum Oğluma göbek adı  “Umut” koymuştum da aile benimsemeyince unutulmuştu. Ailemizde Ümit  isimli  insanları severim. Gerçekten de adları gibi bizlere Ümit verirler ve  ben onlarla Ümitlenir geleceği güzel olsun bize de ümit  vermeye  bir ömür devam etsinler diye....

Sevgili dostum,

Neden bilmem bir Pazar günü aniden bu mektubu  yazmak geldi  içimden sana ve  oturup yazıyorum. Galiba Ümitler ve Umutlar gene bana ilham verdiler. İlham verenlerim sağ olsun  sende bana bir dost olarak ilhamsın. Bizim ilhammızı  kırmaya  çalışan ama dostumuz  olarak geçinenlerde senden ibret alsın.

Sevgili dostum,

Bizi davet edeceğini söyleyip davet etmeyenler, “geleceğim” diyen onlarca kişi oluyor. Kendi kendilerine söz veren, söyleyen ama gelmeyenleri artık vakayı adiyeden görüyorum.  Yani  adi ve  ciddiye alınmayan vakalar. Çünkü söz veripde sözünde durmamak,  boş konuşmak, insanları aldatmak var bunların içinde.  Biz sonuçta  iyi niyetle davet etmişiz . Belki gelir defter kalem hediye ederiz onu  çocuklarına götürür de onlarda sevinir umudu ile.. “Söz verenin bi yüzü,  sözde durmayanın iki yüzü “ demişler. Bu şöyleydi galiba  “davet eden bir yüzü gelmeyen iki yüzü” diye... Nasıl anlarsan anla işte.

Sevgili dostum,

Galiba  “geleceğim” deyip de gelmeyenlerin bize umut vermeleri o kadar dokunmuş ki bize, bu yazıya ilham olmuşlar sağ olsunlar. Bazen olumsuzluklarda işte seni sevindirmek için  bir umut, bir ilham bir mektup oluyor.

Sevgili dostum,

Bir dostum  Emre Duman  biraz önce bana bir  dergi küpürü yolladı. 40 sene önce yazdığım  ve zamanın ünlü Çocuk Dergisi Milliyet Çocuk’ta çıkan   Ağaç ile alakalı şiiir 16 yaşın heyecanı  son dörtlükte şöyle yazmışım. 

“Kirazınla kanladım

Eriğinle ballandım

Dallarında sallandım.

Ne güzelsin ey Yüce Ağaç.”

Kiraz kan yapar,  bal erik  bal yapar. Ne  güzel şey. Farkına varmanın güzel şey ortaya koymanın yaşı olmadığını gösteren bir şiir.

Sevgili dostum,

Tam umudunu kaybetmeye başladığın zaman bir yerden bir hatıra, insan çıkar gelir ya  “kul darda kalmayınca Hızır yetişmez” diye.  İşte böyle bir  duygu oldu bu şiir.

Sevgili dostum,

İşte umut böyledir. Bir gün “ Ne yapacağım” dersin  40 yıl öncesinden bir anı, bir sevdiğin şey çıkagelir ve sana umut verir. Sen sevinirsin bunu sevdiklerinle  paylaşırsın. Hatta elin  kalem tutar ve  bunu  senin gibi sevgili bir dostun vardır ona  mektup yazarak anlatırsın.  Hatta 40 yıl önceki mektup arkadaşın seni ziyarete geleceğini söyler, sende  mutlu olursun   der ki “ 40 yıl önce bana yazdığın mektupları halen saklıyorum. Gelince beraber okuyalım “der. Sevincin kat kat artar. İşte Umut böyle artar. Çoğalır  Umut  umutlara  tohum olur. Fide olur. Yayılır. Hayat  umut ile korku endişe arasında yaşanır derler. Ya da sevgi ile korku.

Sevgili dostum,

“Umut ve umutlu olmak” ne güzel şey değil mi? Umut işte böyle güçü duygu. Böyle  olumlu ve olumsuz güçlü duygular insana hayat verir. “sevdiğini kaybetmekten korkarsın ona umutla bağlanırsın. O’nu üzmemek için okuyup da faydalanacağı   kitaplar alırsın” Bu duygular  pandemi gibi bulaşır, umut, hediye, sevgi...

Sevgili dostum,

Hediyeleşmeyi yaymak istersin, maddi  imkanı olana tavsiye edersin, cimri ve vurdumduymazsa   he der geçer. Ama hediye etse bir kişi o kitabı okuyupd a faydalanabilir geleceğe dair umut olabilir. Ama cimri insan bunu anlamaz. O maddi olarak  kazandığını düşünür ama belki de birinin umutunu çalmıştır. Farkına varmaz. Paylaşmayı sevmeyende  hayır yoktur.

Sevgili dostum,

Bu mektuplar ile kimseyi ima etme durumu yok. Yaşadıklarımızı  yazmak  ve anlatmak da görevimiz. Alıngan insan  hava bulutlu dedin  bana ördek dedin der. Alınmayan insan ise  olumsuz şeyleri okuyarak olumlu yorumlar yapar “umutla kitaplar hediye edelim” der.

Sevgili dostum,

Bir hatıra bak bizlere ne  duygular paylaşmamıza  sebep oldu. Demek ki umutla   eski hatıraları paylaşırsak umut  başkalarına umut oluyor sevinç oluyor o  bu sevinci mektubu  aktarıyor, okuyan faydalanıyor, o paylaşıyor başka okuyan paylaşıyor  damla dereye, dere ırmağa ırmak denize deniz okyanusa  akıyor böylece. Bilmem anlayan anlasın. Emre Duman Kardeşime  teşekkürler 40 yıl önceki güzel hatıraları paylaştığı için...