Hamdi Ertürk Ağabeyi 2005 yılında Niksar’dan Tokat’a atandığımda KÜMBET Dergisi’nin o dönem faaliyetlerini sürdürdüğü Çekenli İş Merkezi’ndeki bürosunda tanıdım. Sessiz, sakin görmüş, geçirmiş, karşısındakine güven veren tam bir Tokat beyefendisi. Mesleği mühendis olmasına rağmen kültüre ve sanata olan ilgisi dikkatimi çekti. Dernekte ve dergide düzenlenen kültür sohbetlerini ve şehirde yapılan etkinlikleri ömür gün yoldaşı Gülsen Yalçın Ertürk ile beraber hiç kaçırmıyor, hoş konuşması ile zaman zaman da programlara özellikle de TOŞAYAD kahvaltılarına şiirleriyle renk katıyordu.

2006 yılında Tokat Şairler ve Yazarlar Derneği kurulması gündeme gelince gereken desteği vererek kurucu üyeler arasında da yer aldı. Bu aşamada ve sonrasında bizi yalnız bırakmadı, onurlu bir duruş sergiledi. Herkes gibi ben de Hamdi Ağabeyi sevdim ve saygı duydum.

Tanıştığımızdan beri içinde bir ukdesi vardı; duygu pınarlarından yıllarca akan şiirlerini bir kitap olarak yayınlayabilmek. Son yıllarda bu ukdesini bizlere de aktarınca üzerimize düşeni yapabileceğimizi söyledik ama konu öylece zamanın hızla ilerleyen sessizliğinde kaldı doğrusu. Sonunda iki yıl öncesi oğlu Murat Cem Ertürk Tokat’a gelince bizi de evlerine davet ettiler ve burada eserin muhteviyatı ve basım işi değerlendirilerek konu karara bağlanmış oldu.

Eserle ilgili bilgilendirme yapmadan önce Hamdi Ertürk Ağabeyin kısaca da olsa hayatına değinmek istiyorum. Yeniler işe girmek ya da kendilerini tanıtmak için hazırladıkları belgeye CV diyorlar. Böyle bir şey dikkate alınırsa onun CV’si dolup taşıyor bile. Ben sıhhat içerisinde 88 yaşına ulaşan bu memleket sever kahramanın hayatından işte kısa kesitler.

Hamdi Ertürk Tokat 1934 doğumlu. Aile Örtmeliönü Mahallesi’nden (Hamamcılar Sülalesi) Baba Selahattin (1913-1995) (şehrin tanınmış berberlerinden)  , anne ev hanımı Ayşe Hanım.( 1914-1995)

İlkokulu, o zamanki adı İsmet Paşa İlkokulu’nda (Namık Kemal İlkokulu)  (1940 – 1945), ortaokul ve liseyi Tokat Erkek Sanat Okulu’nda  (Endüstri Meslek Lisesi) (1945 – 1951) tamamladı.

Üniversite eğitimini o yıllarda ülkemizin iki teknik yükseköğretim kurumundan biri olan İstanbul Teknik Okulu’nda yaptı. (Yıldız Teknik Üniversitesi) Makine Mühendisliği (1951 – 1955)

Askerliğini ise Yedek Subay olarak Ankara Ordu Donatım Okulu’nda yaptı. (1956 – 1957)

Mezun olunca iş hayatına 1957 yılında TCDD Sivas Demiryolu Fabrikası’nda (Cer Atölyesi) Baş Mühendis olarak başladı.

1967 yılında Tokat’ın Devegörmez Mahallesi’nin tanınmış ailelerinden (Keçeciler Ailesi) Belediye Muhasebe Müdürü Mehmet Yalçın’ın torunu, Amasya Suluova Şeker Fabrikası Başteknisyeni Ahmet Yalçın’ın kızı Gülsen Yalçın Hanım’la evlendi. Bu mutlu evlilikten Özlem (1968), Çiğdem (1971) ve Murat Cem (1976) adını verdikleri evlatları doğdu. Özlem Ertürk (Emekli) Diyet Uzmanı, Çiğdem Ertürk Çapraz (Emekli) Sosyolog, Murat Cem Ertürk Çevre Mühendisi oldular.

Ertürk, 1974 yılında Tokatlı müteşebbislerin isteği üzerine, memlekete hizmeti düşünerek Sivas’taki görevinden ayrılarak Tokat Timtaş A.Ş. Tuğla ve Kiremit Fabrikası Şirket Müdürlüğüne getirildi. (1974 – 1977)

Diğer görev aldığı kurum ve kuruluşlar da şöyle:

Turhal Tamsan A.Ş. Tarım Alet ve Makineleri Fabrikası İmalat Müdürü, (1977 – 1980); Zile Telekom A.Ş. Ağaç Direk ve Ahşap Malzeme Tornalama ve Emprenye Tesisleri Müdürü (1980 – 1984); Tokat Özel İdare ve Belediye Birliği Müdürü, Hazır Beton, Eleme Yıkama ve Konkasör Tesisleri Müdürü (1984 – 1992); Serbest Mühendislik Bürosu (Plan, Proje, Kontrollük ve Bilirkişilik), (1992 – 1995); Tokat Sena Tekstil A.Ş. Dokuma, Kumaş ve Boya Terbiye Fabrikası Yardımcı İşletmeler Müdürü, (1995 – 2001); Serbest Mühendislik Bürosu (Plan, Proje, Kontrollük ve Bilirkişilik), (2001 – 2008) ;Erbaa Belediye Atıksu Arıtma Tesisi Makina ve Tesisatları Kontrol Mühendisliği, (2008 – 2009); Tokat Belediyesi Atıksu Arıtma Tesisi Makina ve Tesisatları Kontrol Mühendisliği, (2010 – 2012)

Mesleki ve Kültürel Faaliyetler:

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Tokat Temsilciliği Yönetim Kurulu Üyeliği (2004 – 2012); Tokat Şairler ve Yazarlar Derneği Kurucu Üyeliği

Araştırma Yazıları ve Şiirleri: Sesimiz, Hürsöz, Tokat Gazeteleri ve Kümbet Dergisi’nde yayınlandı.

                                                               ***

Esere konulacak şiirlerin seçimini, dizgi ve grafiğini, fotoğrafların değerlendirilmesini Murat Cem Ertürk yoğun bir çalışmayla kısa sürede tamamlayınca eser 2021 yılının son aylarında Sivas Es-Form Ofset Tesislerinde gün yüzüne çıktı. Bu güzel vefasından dolayı oğul Murat Cem Ertürk’ü yazımın başında içtenlikle kutluyorum. Ve diyorum ki insanlara vefa gösterilecekse, onura edilecekse bu onların sağlıklarında gerçekleştirilmeli.

Bin bir emekle hazırlanan bu eserin adı: “Seçme Şiirler Bir Vapur Yolculuğu”, 20 X 14 ebadında, 184 sahifeden ibaret. Selefonlu ve kalın kuşe kağıda basılmış ön kapakta denizde seyreden bir vapur fotoğrafı, arka kapakta Hamdi Ertürk’ün kısa hayat hikayesi ile birlikte nostaljik diyebileceğimiz fötrlü bir fotoğrafı yer alıyor. Öyle ki şiirler ve fotoğraflarla özenle bezenmiş bu eseri okurken siyah beyaz duygu dolu bir film seyrediyorsunuz.

Sivas Es-Form Ofset Tesislerinde basılan eserin 2.sahifesinde hazırlayan Hamdi Ertürk, dizgi ve grafik için Murat Cem Ertürk isimleri görülüyor. Önsöz Murat Cem Ertürk’e ait. Bu bölümde evladın babayı şu mısralarla tanımlaması dikkat çekiyor:

“Neredeyse her çocuğun gözünde babası bir kahramandır. Hem şefkatli bir baba hem de kendini üretime adamış bir mühendis olarak babam Hamdi Ertürk de benim kahramanımdır.” Bir baba kısa ve öz olarak daha nasıl anlatılabilir?

 Şiir kitabının içeriği konularına göre 11 bölüme ayrılmış. Hemen her bölüme şiirlerle bütünleşen itina ile seçilmiş dünü bugüne taşıyan harika siyah beyaz fotoğraflar konulmuş. Böylelikle okuyucunun da çok hoşuna gidecek ayrı bir güzellik katmış esere bence.

Bölümlerin her birinde : Aşka Dair: 21 şiir, Hayata Dair: 11 şiir; Manevi Değerlerimiz İçin: 10 şiir; Memlekete Dair: 6 şiir; Vatanım İçin: 8 şiir; Eğitime Dair: 2 şiir; Üretim ve Çalışmaya Dair: 3 şiir; Doğa ve Çevreye Dair:5 şiir; Sağlığa Dair: 4 şiir; Anne ve Babalarımız İçin: 5 şiir; Kadın ve Çocuklarımız İçin 3 şiir olmak üzere toplamında 80 şiirden oluşuyor.

Yazımızın bu bölümünde o nadide eserdeki şiirlerinden bazı örnekler verelim:

“Bir Vapur Yolculuğu “ başlıklı şiirini 15 Eylül 1975’ de yazmış. Bir tren garına inen yolcuların vapura binişleri ve yaptıkları yolculuk Ertürk’ün kaleminden en güzel duygularla mısralara yansımış. Bana göre –çok beğendiğim- bu güzel şiir eserdeki şiirlerin bir lokomotifi olmuş sanki.

“Bir Eylül gecesi,

Saatler iki buçuğu gösterirken,

Durdu motorlu tren,

Güzel İzmir’den gelen.

Gözlerinden uyku akan yolcular,

İndiler yavaş yavaş.

Doldu ciğerlerime havası,

Masmavi Marmara’nın.

Bandırma ışıl ışıl,

Yere inmiş yıldızlar bu gece.

Hava açık sönmemiş kandilleri,

Henüz yıldızların.

Esiyor rüzgârı Marmara’nın

Serin serin.

Bir kuyruk oluştu hemen,

Gişenin önünde arkada ben.

Kısa bir bekleyiş,

Ve uykusuz bekleyen Etrüks,

Vapuruna kervan misali gidiş.”

“Beni Uzaklara Götür” şiirinde değişen dünya düzeni içinde özlenen bir hayatın beklentisi var.

“Beni uzaklara götür,

Çok uzaklara.

Dertlerin olmadığı,

Riyanın ve yalanın olmadığı,

Acıların ve hüzünlerin olmadığı,

Savaşların olmadığı,

Uzaklara.”

“Kurtuluş Yolu” şiirinde ise manevi bir iklimin yansımaları görülüyor. İnsanoğlunun en zor durumda bile Allah’tan ümidini kesmemesini sade bir şekilde mısralara işliyor.

“Başına dertler yağsa da,

Çile kapını çalsa da,

Acılar sende kalsa da,

Allah’tan ümit kesilmez.

Güçlükler dağ gibi olsa da,

Karşına engeller çıksa da,

Dayanma gücün yoksa da,

Allah’tan ümit kesilmez.”

“Cennet Tokat’ım “ şiiri 51 kıtadan oluşuyor. Bu güzel şehirde doğup büyüyen Ertürk, özellikle Tokat’ın eski güzelliklerini tasvirlerle zenginleştirerek memleketine olan sevgisini bir vefa duygusu içinde dile getiriyor. Özenle örülmüş her dörtlükte ayrı bir hasret yaşanıyor sanki.

“Beybağı serindir rüzgârı dinmez,

Bağda yaşayanlar şehre inmez,

Bu şehri görmeyen cenneti bilmez,

Petekten süzülmüş balın Tokat’ım.

Doyum olmaz baharına, yazına,

Mest olursun bahçesine, bağına,

Dokununca dertli şair sazına,

Türkü türkü söylenirsin Tokat’ım”

“Anadolu’nun İncisi Sivas” başlıklı 25 kıtadan oluşan şiirinde ilk görev yeri, işini, aşını bulduğu Sivas’a olan sevgisini yansıtıyor. Tabiat güzellikleri ve tarihi eserlerle birlikte ozanlar yurdu şehrin yetiştirdiği değerleri konu ediniyor.

“Âşık Veysel, Zaralı Halil, Ruhsati,

Kul Himmet, Şeyh Halit, Şemsettin Sivasi,

Recep Kamil, Suzi, Âşık Talibi,

Âşıklar ve ozanlar yurdu Sivas’ım.”

“Ulusum ve Atatürk” şiirinde ise Ertürk, İstiklal Savaşımızın başkomutanı, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal’e olan büyük sevgisini dile getirmeye çalışıyor.

“Bilinçliyiz hepimiz,

Uygarlık hedefimiz.

Onurluyuz başı dik,

Atatürk’tür ceddimiz.”

“Öğretmenim” şiirinde insanların yetişmesi, toplumların aydınlanması için büyük mücadele veren öğretmenlerimize övgüler diziyor.

“Elinde meşalen,

Dünyayı aydınlatan,

Bizleri hep yücelten,

Sevgili öğretmenim.”

Ertürk’ün “Çağlayan Çeşme” şiiri bize Faruk Nafiz Çamlıbel’in “Çoban Çeşmesi “ şiirini hatırlatıyor.

“Kana kana içiyor yanık yolcular,

San koşuyor susuz koyunlar,

Uçuyorlar sana susamış kuşlar,

Deli dolu akıyor çağlayan çeşme.”

“Farkında mısın?” şiiriyle Ertürk bir Yeşilaycı kimliğiyle karşımıza çıkıyor. Özellikle gençlerin kötü alışkanlıklardan uzak kalmasını mısralarında vurguluyor.

“Onu içiyorsun nereye kadar?

İnat ediyorsun ölene kadar,

Süre anlaşıldı, mezara kadar,

Felaket geliyor farkında mısın?”

“Kadınlarımız” başlıklı şiirinde Türk kadınının özellikleri anlatılırken, onlara saygı duyulmasını istiyor.

“Kolları kanat olur sevdiklerine,

Sevgi ile koşar özlediklerine,

Canlarını verir bebeklerine,

Bir sevgi demetidir kadınlarımız.”

Evet, bu güzel eserin sahibi Hamdi Ertürk Ağabeyimiz şimdi Tokat’taki evinde sevgili eşi Gülsen Hanım ile mütevazı hayatını sürdürüyor. Biz devletine, milletine ve şehrine yıllarca hizmet ederek emekli olan bu iki değere sıhhat ve mutluluklar diliyoruz.

“Bir Vapur Yolculuğu” eseri kültür ve sanatımıza hayırlı olsun. Ve vefalı oğul Murat Cem Ertürk’e bin teşekkür.