Gündem köşesinde Cemalettin Yarkın yazdı: “Şimdi, Yâ-Sin sûresi ve Kur’an-ı Kerim ışığında bir an düşünelim.”

YÂSİN (Yâ-Sin) suresi, bir hadis-i şerifte “KUR’AN’ı Kerim’in kalbi” diye buyrulmuş. Ve belki de bundan dolayı Müslümanlarca çokca rağbet edilen, çok okunan bir sûre olmuş.

Yâ-sin, yani “Ey İnsan!” anlamında bir hitapla doğrudan insana sesleniyor. Aslında böylesi bir sesleniş bütün insanlara, insanlığadır. İşte bu sesleniş, sûrenin birinci âyetidir. İkinci âyetinde “O hikmetle dolu KUR’AN’a yemin ederim ki” demekle ALLAH (celle celalûhu) 3. ve 4. Âyetlere, sûrenin tamamına ve hatta Kur’an’a bütünüyle dikkat çekmiş oluyor. Çünkü KUR’AN üzerine yemin ediyor. 3. Âyet: “Muhakkak sen gönderilen peygamberlerdensin.” 4. Âyet: “Doğru bir yol üzerindesin.” 32. Ayet: (Ümmetlerin) hepsi mutlaka toplanıp huzurumuza getirileceklerdir.” 33. Âyet “Ölü (kurumuş) toprak onlar için (Ölüleri dirilttiğimize delalet eden) bir alamettir. Biz ona (yağmurla) hayat verdik, ondan taneler çıkardık da ondan yiyip duruyorlar.”

“Kıyamet” ne zaman?! El-cevap: 48. Âyet: “Eğer doğru söyleyenlerseniz, bu kıyametin vaadi ne zaman? (Söyleyin) derler.” 49. Âyet: “Onların beklediği sadece sayhadır (Sur’a ilk üfürüştür) ki onlar çekişip dururlarken kendilerini yakalayıverir.” 51. Âyet: “(ikinci defa) Sur’a üfürülmüştür. Artık bakarsın ki onlar mezarlarından kalkıp Rablerine doğru koşup gidiyorlar.” 52. Âyet: “Eyvah başımıza gelenler!.. Kim kaldırdı bizi uyuduğumuz yerden? İşte bu, o Rahman’ın vaat ettiği (kiyamet). Gönderilen Peygâmberler meğer doğru imiş.” 53. Âyet: “(Bu) Bir tek sayhadan (korkunç bir sesten) başkası değildir. Derhal hepsi toplanmış, (hesap için) huzurumuza gelmişlerdir.” 54. Âyet: “İşte bugün hiç kimseye zerre kadar haksızlık edilmez, sadece yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz.”

Nobel ödülü kazanan teori KUR’AN’da bir ayettir. YÂ-SİN Sûresi 36. Âyet: “O ALLAH ki, herşeyden münezzehtir. Arzın bitirdiklerinden, kendi nefislerinden ve daha nice bilmediklerinizden bütün çiftleri yaratmıştır.” 20. yy’ın büyük fizik bilginlerinden Anderson’un pozitronu keşfetmesi bilim çağı için büyük bir dönüm noktası sayılıyor. Çünkü bu sayede Mauriçi DRAÇ, paritenin (çift yaratılma) temel ilkelerini kurdu. Parite denilen ve modern fiziğin temel yapılarından biri olan kural şudur. “Evrenin bir noktasında bir kuant, belli yönde bir şipin yapar, bir parçacık meydana gelince aynı anda otomatik olarak ikizi, yani zıt olanı doğar. Varlıklar daima ikizi (çiftzıddı) ile beraber yaratılır. Bunların en meşhurları: Elektron’un zıt ikizi pozitron. Proton’un zıt ikizi anti proton. Nötron’un zıt ikizi anti nötron. Böylece nükleer fiziğin temel ilkelerinden biri, her varlığın zıt ikizi ile beraber var oluşu gerçeğidir. Demek ki 36. Âyet bize: “Nice bilinmeyen çiftler yarattım” beyanı ile yaratılışın temel yasasını 15 asır önce bildirmiştir.”

KÜN (OL) emrindeki sır?! YÂ-SİN SÛRESİ 82 Âyet: “ALLAH’ın şanı bir şeyi(n olmasını) istediği zaman ona sadece OL demektir: O oluverir.” Âyet-i kerimenin gösterdiği hedef iki noktada odaklaşır. Bunlardan birincisi, hilkatin ilk yaratılışıdır, yani evrenin ilk varoluşunda nelerin nasıl olduğu sorusunu yanıtlar. Âyete ait ikinci mesaj hedef ise, yeni bir ilahî muradın o anda zuhur edeceği keyfiyetidir. ALLAH (C.C.) zaman diliminin bir anında neyi muradetmişse o anda oluvermiştir.”

Şimdi, Yâ-Sin sûresi ve Kur’an-ı Kerim ışığında bir an düşünelim. Sadece Yâ-Sin’i bile “zikrullah niyetiyle, yani öğüt almak üzere düşüne düşüne okuduğunuzda hikmetle dolu olduğunu görmekteyiz. Bir de yaşanan dünya ahvaline bakarsak var mı bir hikmet veya fazilet?! Var mı insanlığı kurtuluşa, mutluluğa, iyilik ve barışa ve adalete götürecek bir hayırlı niyet?! Yok!. Artık öyle ki: “Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!” demek bile yetmiyor…

Kumbağ/TEKİRDAĞ (03/10/2025)